Büyük Hatır

Büyük Hatır
Unutulmaya yüz tutan değerlerimizden birini hatırlatan özel bir örnek. Okuyup paylaşmaya ne dersiniz.

     Mekkeli Arapların en önemli gelir kaynağı ticaret idi. O zamanlarda kervanlar, bugünün tır filoları gibiydi. Tüccarlar, ticaret mallarını develere yükleyip, kış aylarında Yemen bölgesine, yaz aylarında ise Şam bölgesine giderlerdi. Güneş altında haftalarca süren bu yorucu ve zorluklarla dolu yolculuklar, geçimlerini sağlayabilmeleri için büyük önem taşırdı.

     Hz. Ömer’in oğlu Abdullah da ticaretle geçinirdi. Ne zaman Mekke dışına çıksa, mutlaka yanına bir eşek, bir de sarık alırdı. Uzun yolculuklar sırasında deveye binmekten yorulduğu zaman, eşeğinin üzerinde dinlenip rahatlardı. Sarığını ise, başına sıkıca dolayarak kavurucu sıcaklardan korunmak için kullanırdı.

     Abdullah İbni Ömer (r.a.), arkadaşlarıyla çıktığı yine böyle bir yolculukta, her zamanki gibi eşeği üzerinde dinleniyordu. Bu sırada bir Bedevi geldi. Abdullah İbni Ömer’e (r.a.) yaklaştı ve

     — Sen Ömer’in oğlu Abdullah değil misin, diye sordu. Abdullah İbni Ömer (r.a.),

     — Evet, diye cevap verdi ve ona çok iyi davrandı. Bir süre sohbet ettiler. Ayrılacakları zaman Bedevi’ye,

     — Al bunu, binersin, deyip eşeğini verdi. Sonra da başındaki sarığı çıkarıp uzattı ve

     — Bunu da al. Başına sarıp güneşten korunursun, dedi.

     Abdullah İbni Ömer'in (r.a.) yol arkadaşları, koskoca eşeği bir Bedevi’ye vermesine, bu yetmezmiş gibi bir de sarığını çıkarıp sunmasına çok şaşırdılar. Bedevi yanlarından ayrılınca içlerinden birisi şaşkınlığını gizleyemeyerek,

     — Allah iyiliğini versin, bu adam sadece bir bedevi! Bedeviler az bir şeyle yetinir. İki dirhem para onun neyine yetmezdi? Üzerinde dinlendiğin eşek ile güneşten korunmak için başına sardığın sarığı şu bedeviye boşuna verdin, dedi.     Abdullah b. Ömer (r.a.) de bu davranışının sebebini şöyle anlattı:

     — Ben Allah Resulü’nü (s.a.s) şöyle buyururken işittim: “Babanın dostunu kollayıp gözet, onunla ilgiyi kesme, yoksa Allah iman nurunu söndürür. İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir.” Böyle yaptım, çünkü onun babası, babam Ömer’in dostu idi.

     [ Musa Mert ]
     (Diyanet Çocuk Dergisi, Şubat 2014, sayfa: 6, 7)