En İyi Öğretmen, Yıpranmayan Öğretmendir!

En İyi Öğretmen, Yıpranmayan Öğretmendir!
Aniden,  derin bir erkek hıçkırığı yırtıyor sessizliği. Başımı çevirdiğimde, hıçkırıkların sahibinin, az ötede, sol kolunu karnına yapıştırmış, sağ eliyle gözlüklerinin altından gözlerini kapatarak ağlayan genç bir meslektaşım olduğunu fark ediyorum. Kıvır kıvır kınalı saçları yere düşmüş, için için ağlıyor. Erkeklik, öğretmenlik, el âleme rezil olma gururu... hiçbirini düşünecek durumda değil. Adam kendinden geçmiş! Yüreklerimiz parçalanıyor. Boğazına sımsıkı yapışan hıçkırıklar sonunda yanındakiler, koluna girip dışarıya çıkarıyorlar.

 

       Doksanlı yıllar. Mardin’de çoğunlukla öğretmenlerin gittiği bir sağlık ocağında muayene sırası bekliyoruz. Küçük bekleme salonunda oturacak yer yok. Ortama sessizlik hakim. Aniden,  derin bir erkek hıçkırığı yırtıyor sessizliği. Başımı çevirdiğimde, hıçkırıkların sahibinin, az ötede, sol kolunu karnına yapıştırmış, sağ eliyle gözlüklerinin altından gözlerini kapatarak ağlayan genç bir meslektaşım olduğunu fark ediyorum. Kıvır kıvır kınalı saçları yere düşmüş, için için ağlıyor. Erkeklik, öğretmenlik, el âleme rezil olma gururu... hiçbirini düşünecek durumda değil. Adam kendinden geçmiş! Yüreklerimiz parçalanıyor. Boğazına sımsıkı yapışan hıçkırıklar sonunda yanındakiler, koluna girip dışarıya çıkarıyorlar.

       Daha sonra öğrendiğime göre, bu öğretmen arkadaş, Mardin’de bir lisede İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaktaymış. Öğrenciler adamı çileden çıkarmışlar. Uzun sabır döneminden sonra dayanma gücünü yitiren adamcağızın ruh dengesi altüst olmuş. Bu yüzden tedavi görüyormuş.

       ***

       Güzel ahlakı ile geniş İslam bilgisiyle çok beğendiğim ve büyük saygı duyduğum bir ağabeyimle, yıllar sonra karşılaştığımız o günü de hiç unutamıyorum. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum.

       Yakından tanışmamıza rağmen beni zar zor hatırlayabildi. Gülen yüzü solmuş, ışıldayan gözleri sönmüş, konuşmakta dahi zorluk çekiyor. Başka âlemde yaşıyor gibi duruşu yüreğimi parçaladı. Diyarbakır’da öğretmenlik yaptığı sırada yaşadıkları onu altüst etmiş. İstifade edilmesi gereken en iyi öğretmenlerden biri olan bu güzel ağabeyim, son zamanlarda biraz daha iyi olsa da, hâlâ kendisini tam anlamıyla toparlayabilmiş değil.

       ***

       Uzmanların tespitlerine göre, "öğretmen rahatsızlıkları" olarak da bilinen hastalıklar var. Başlıcaları; varis, ses, göğüs ve ortopedik rahatsızlıklar.

       Öğretmenlerde sıklıkla ses kısıklığı, kronik faranjit, kronik laranjit, ses tellerinde ödem, nodül ve polip gibi hastalıklar görülüyor. Bel ağrısı ve ayak ağrıları omuz çevresinde adale sıkışması ve dolayısıyla omuz ağrısı. Kalabalık ortamlarda çalıştıkları için solunum yollarında gelişen enfeksiyon ve alerjiler. Tebeşir tozu, kokulu kalemler, yapıştırıcılardan çıkan kimyasal kokular, nefes darlığına ve öksürük şikayetlerine sebep oluyor. Düzensiz beslenme, kalp damar hastalıkları, kan yağları yüksekliği, şeker metabolizması bozukluğu oranı, mide ve bağırsak hastalıkları vb.

       Özellikle de aşırı stres!

       Her öğretmene özel, çalıştığı yere, ortam ve şartlara göre farklılıklar arz eden, çeşit çeşit sıkıntılarla dolu kapağı açılmamış nice hikâyeler var!

       Elbette her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Kimi meslek gruplarının çalışma şartlarının diğerlerinden ağır olması da mümkündür. Bundan dolayı, onlara “yıpranma hakkı” verilmesi de adil bir davranıştır. Ben, böyle bir haktan, mutlaka öğretmenlerin de yararlanması gerektiğine inanıyorum.

       Teneffüs zamanına denk geldiğinde, “Hocam bu gürültüye nasıl dayanıyorsunuz?” sorusu, bizi ziyarete gelen velilerimizin sormadan edemedikleri sorular arasında.

       Çocuklarımızın öğretmenleri, geleceğimizin mimarları hakikaten çok yıpranıyorlar.

       Bunu, zaman zaman yaşadıklarım sebebiyle, avuç avuç dökülen saçlarımdan biliyorum.

       Allah ellerin(m)izi bırakmasın.

     Musa Mert, Ne Dedimse Kendime, s. 99-101.