Bir anda kilitlenivermişti kolları. Kıpırdayamıyordu. Zaten kısa boylu ufak tefek bir adamdı. "Kimsin sen? Bırak beni!" diyerek kurtulmak için çabalamaya başladı. Göz ucuyla bakınca şakayı yapanın kim olduğunu anladı.[...]
Günlerden bir gün, oradan geçmekte olan üç yabancı, Mescid-i Nebi’ye uğradılar. İçeriye şöyle bir göz attılar. İçeride bir ilim halkası gördüler. Sahabiler, Peygamber Efendimizin etrafına oturmuş, onu can kulağı ile dinliyorlardı.[...]
Peygamber Efendimiz bu üç sahabi ile konuşulmasını yasakladı. Peygamberimiz ve herkes, onlara tam elli gün küstüler. Neden mi? Sonra ne mi oldu? Hepsi bu yazıda.[...]
Derken iki kardeş güreşe tutuştular. Er meydanı er meydanı olalı, böylesine sevimli, böylesine tatlı iki küçük pehlivan görmemişti. Biri el ense çekti, diğeri tek daldı. Nefesleri birbirine karıştı. Müsabaka oldukça çekişmeli gidiyordu.[...]